Eli Cohen, 1960'larda İsrail’de basit bir memurdu. Karar verdi. 6 aylık yoğun bir casusluk eğitimi aldı. Sınavları geçti. Artık tehlikeli bir görevi vardı. Mossad ajanı olmuştu. Suriye'ye Truva atı olarak sızdı. Kimliğini ustaca gizledi. Yıllarca Suriye’de bakanları, generalleri evindeki partilerde ağırladı. Kolay iş değildi. Onlara fahişeler ayarladı, içki içirdi. Ağızlarından laf aldı. Netflix’teki SPY dizisi bunları anlattı. Gerçeklerden uyarlamaydı. Dizi, eşeğin orasına su kaçırmış, Eli Cohen’e Suriye’de bakanlık bile yaptırmıştı. O kadar da değildi.
Tabii az da değildi. Cohen, tarihin gördüğü en cüretkâr casustu. Herkes hata yapardı. Sonunda enselendi. İsrail’i bir daha göremedi. Suriye’de asıldı.
***
İsrail geçenlerde Lübnan’a şöyle bir tehdit savurdu:
Savaşırsak sizi taş devrine geri göndeririz.
Acaba cilalı taş devrini mi yoksa yontma taş devrini mi kastetmişlerdi?
Öyle ya ikisinin arasında da tastamam 6 bin yıl vardı.
Geçmişe dönük bu uzun yolculuğun bir peşrevi olmalıydı. İsrail Lübnan’ı önce 90’lı yıllara gönderdi. Dönemin meşhur çağrı cihazları bugün Lübnan’da tekrar moda. Modanın sebebi vintage tutkusu değil, korku. İsrail telefonları dinliyor, izliyor. Lübnan, yakasını kurtarmak için telefonları bıraktı. Çağrı cihazlarına döndü.
Fakat o da ne? Olağan bir salı. Bir anda çağrı cihazlarından yükselen absürt zil sesleri, melodiler, biplemeler, vızıltılar ve ölüm.
***
Hizbullah’ın da İran’ın da teknolojisi İsrail’le mücadeleye yetmiyor. İsrail bunu ilk kez yapmıyor.
4 yıl oluyor. İran’ın nükleer fizikçisi Prof. Muhsin Fahrizade o gün kullandığı arabasında otobana bağlanmak üzereydi. Yol kenarına park edilmiş Nissan marka bir otomobil gördü. Son anlarını yaşadığını henüz bilmiyordu. Otomobilin içine yerleştirilmiş tüfek, yapay zekayla çalışıyordu. 7,62 milimetre keskin nişancı silah devreye girdi. Arka arkaya sıkılan kurşunlar Fahrizade’nin suratını tanınmaz hale getirdi. Kocası korkunç biçimde can verirken 60 santimetre yanında oturan karısının burnu bile kanamadı. İsrail’in şakası yoktu. Milimetrik nişanlamayla tam isabet çalışıyordu. Geçtiğimiz Temmuz’da Hizbullah’ın 2 numarası Fuad Şükür yine İsrail tarafından öldürüldü.
***
Eli Cohen 60’ların Truva atıydı. Hizbullah lideri Nasrallah ise İsrail’in modern Truva atını keşfetmişti. Geçtiğimiz şubat ayında şöyle seslendi:
Size söylüyorum, elinizde tuttuğunuz telefon, karınızın ve çocuklarınızın telefonları ajandır. Bunları demir bir kutuya koyun ve gömün.
Nasrallah, çaresizliğini çağa aykırı bir çağrıyla haykırıyordu. 90’lara dönülüyordu. Bu zamanda telefon kullanmamak mümkün müydü?
Hizbullah toplantılarında cep telefonu kullanımı yasaklandı. Örgüt içi yazışmaların telefonla yapılması engellendi.
Çare çağrı cihazlarıydı. Hesapta bu cihazlar İsrail’in ajanlığını yapamayacaklardı. Hizbullah, bu cihazları Macaristan merkezli Gold Apollo’dan satın alıyordu. En azından öyle sanıyordu. Halbuki cihazları Hizbullah’a satan İsrail’di. Kendini maskelemek için Macaristan merkezli şirketler kurmuştu. Zoka yutulmuştu.
Hizbullah böylece, içlerine patlayıcılar yerleştirilmiş çağrı cihazlarını satın almaya başladı. İsrail, bir örgütü daha ne kadar aptal yerine koyabilirdi? Önce parasını almıştı. Bu cihazlar sayesinde özel sırlarını da almaya başladı. Geriye bir canını almadığı kalmıştı. Salı günü o da oldu.
Çağrı cihazları Lübnan’a ilk kez 2022’de girmeye başladı. Nasrallah’ın Şubat’taki uyarısıyla sayı hızla arttı. Binlerce cihaz Lübnan’a aktı. Hizbullah artık İsrail’in kucağındaydı ama hala farkında değildi. Ta ki bu haftaya kadar.
***
Netanyahu için çember daralıyor. Rehine baskısının üzerine bir de evlerini terk eden 70 bin İsraillinin baskısı bindi. Bunlar ülkenin kuzeyinde yaşayan, Hizbullah tehdidinden kaçanlardı. Evlerine dönmek istiyorlardı. Fakat sınırın ötesindeki tehdit hala canlıydı.
Netanyahu, iç siyasette sıkışınca çok çabuk hareket eder. Yine öyle yaptı. Düğmeye bastı. Saniyeler içinde 4 bin çağrı cihazına, 1000 telsize komut gitti. Patlamalar başladı. 8 Hizbullah savaşçısı anında öldü. Lübnan’da ilk cenazeler kalkarken artçı patlamalar geldi: 3000 yaralı, 20 ölü.
Bu meyanda Hizbullah, geçen Ekim’den beri İsrail’e 9 bin füze attı. Bu füzeler İsrail’de kayda değer bir tahribat yaratmadı. Temmuz’da Fuad Şükür’ün ölümünden sonra Hizbullah, Tel Aviv'deki hedeflere bir roket saldırısı hazırladı. Gel gör ki füzeler daha fırlatılamadan İsrail Hava Kuvvetleri tarafından imha edildi. Füzeler etkisizdi ama huzuru kaçırmaya yeterdi. Lübnan sınırındaki İsrailliler evlerini terk ettiler.
Patlamalar, hava saldırıları, İsrail güçlerinin Lübnan’a ilerlemesi. Bunlar bir şeyi gösteriyor; Netanyahu, Hizbullah'ı geri adım atmaya zorlayacak. Aşağıdaki iki seçeneği sunacak. Peki Hizbullah ne yapacak? Liderleri Nasrallah önce şunları söyleyecek: Kırmızı çizgimiz aşıldı. Misilleme yapacağız. İntikamımız acı olacak. İsrail’in saldırısına hazırız. Hodri meydan. Lübnan’a girmenizi bekliyoruz. Sonra zımnen a şıkkını kabul edecek.
a. İsrail'e roket atışını durdurun. 70 bin İsrailli evlerine geri dönsün.
b. Karadan bir işgalle karşı karşıya kalın.